15 Haziran 2018 Cuma

G100 Uzay Toplantısı

Aşağıdaki metin tamamı ile hayal ürünüdür, kurgusal gelecek ve bir takım bireysel temenniler içermektedir.
Lutfen gereğinden aşırı kâle almayınız.





LİDERLER UZAYDA BULUŞUYOR


   Modern Türkiye, adeta tüm Dünya'ya "Biz buradayız!" diyerek kendileri için yeni bir çağın kapılarını aralayalı 2 sene olmuştu. Senelerdir harcadığına inandığı tüm kaynakları ve zamanını, global düzeydeki tüm yenilikleri yakalamaya, gelişen teknolojiyi hayatına entegre etmeye, çağdaş demokrasiyi kalıcı ve artık yıpranamaz bir biçimde rayına oturtmaya başlamıştı.

   Türkiye, yıllardır sırtında taşıdığı o koca ve ağır yükü atmış, havalanırcasına bir depara geçmiş, adeta gene beyaz at üstünde bir şövalye misali şaha kalkmıştı. Amaçlanmadan fakat farkında olarak, bir çok benzer konumdaki, yeniden aydınlanma yaşayan, yaşamak isteyen ülkelere resmen bir öncü ve bir rol model halini almaya başlamıştı. Türk milleti kendi potansiyelini yeniden keşfederken, tüm dünyanın gözü önünde bir çok takdir eden bakışı da toplamayı başarıyordu.

   İşte tüm bunlar yaşanırken, kapalı kapılar ardında tüm dünyanın 1%'lik bir kesimi de bu gelişmelerden pek de memnun değildi. Bir takım olaylar hiç yok yere patlak vermeye, hiç beklenmeyen düzenlerin içinden kaoslar yükselmeye başlamıştı.

   İnternet'in kitle benimsemesi yaşamasının üstünden neredeyse 25 sene geçmişti. Artık insanlar bulunduğu coğrafyada yalnız hissetmiyor, dünyanın neresinde olursa olsun, bir konu üzerinde uzlaşarak topluluklar halinde bir araya gelebiliyordu.

   Dünyadaki 4 milyarın üzerinde insan 2020 yılının Şubat ayının ilk günlerinde İnternet üzerinden canlı yayına başlamış ve her bir devlete kendi manifestolarını aylarca sürecek şekilde alenen ilan etmişlerdi. Artık politikacıların vadetme dönemi kapanmış, halklar kendi kürsülerini oluşturmuş ve her ne istiyorlarsa onu birinci ağızdan talep eder olmuşlardı. O noktadan itibaren bu tecrübe tüm tarih kitaplarına, her dilde aynı anlamı taşıyacak şekilde "Büyük Devrim" olarak geçmişti. Dünya  yavaş yavaş ve ister istemez, üniter fakat herhangi bir merkeze bağlı olmayan bir yönetim biçimine kayıyordu.

   "Büyük Devrim" yaşanalı üç ay olmuştu. Kabımıza artık sığmıyorduk. İnsanlık, neredeyse tüm liderlerden "Uzay"ı talep etmişti. Gözlerimizle gördüğümüz şeye artık uzanmak değil, dokunmak istiyorduk. Bunun üzerine dünya birliklerinde haftalar boyu kopkoyu tartışmalar gerçekleştirildi. Ondalık gruplar geride bırakılmış, doğal sayılara geçilmişti; yeni G50'ler G100'ler kurulmaya başlamıştı. Bir çok ülkenin lideri bizzat, uzaya fırlatılmaya, oradan tüm dünyaya canlı yayında bir barış toplantısı gerçekleştirmeye razı olmuştu. "Uzay" tüm insanlığa, öncü ülkeler tarafından resmi şekilde tanıtılacak ve yeni ufukların mimarisi orada ortaklaşa kararlaştırılacaktı.

   Ortada tek bir sorun vardı o da; dünya devlerinden sayılan Amerika Birleşik Devletleri'nin başkanı Donald Trump'ı uzayın gerçekliğine ikna etmek...

   Trump bu teklif kendisine sunulduğunda, o güne kadar hiç dillendirmediği bir gerçekliği ortaya atmış; "Uzay gerçek değildir, dünya düzdür. Sizler bana suikast düzenleyerek benden kurtulmak istiyorsunuz. Ben aptal değilim, buna kanmayacağım!" demişti. Bu beyandan sonra 4 milyar insan şoka uğramış, 3 milyar insan ise "Bizi kandıramayacaksınız!" diye bağırıyorlardı.

   Olaylar o kadar hararetlenmişti ki, devlet yöneticileri toplumsal baskılar ve tahrik neticesinde kaçacak delik bulamıyor, ülkelerini yönetecekleri en güvenilir sahayı henüz hiçbirinin bizzat ayak basmadığı bu kavramsal mekan olarak görmeye başlamışlardı. 1 Ocak 2020'de Beyaz Saray'ın bombalanmasının ardından, Merkezi İstihbarat Teşkilatı ve Federal Soruşturma Bürosu'nun ilk resmi uluslararası işbirliğiyle Donald Trump'ı, güvenlik sebebiyle Amerika'nın yeni uzay mekiği "New Horizons" ile Enternasyonal Uzay İstasyonu'nun yörüngesine fırlatıldı.

   18 saat süren randevu operasyonu sonrasında Trump, grinin 100 tonunda giyinmiş olan diğer ulus liderlerinin de bulunduğu toplantı modülüne aktarıldı. Tüm bunlar dördüncü endüstri devriminin meyveleri olan insansı robotlar ve gelişmiş yapay zeka eşliğinde gerçekleştiriliyordu.

   Trump, yerçekimsiz ortamda, CNN'in canlı yayınında, ıkına sıkına, zorla, diğer liderler ile biraraya getirilmişti. 3 gün süren adapte ve mola sürecinden sonra, modern görüşe inanan liderler, temel fizik kanunlarından başlayarak, Trump'ı yapay bir stüdyoda olmadığına ikna etmeye çalışıyor, uzayda olduğunu ve buraya nasıl aktarıldığını anlatan sunumlar yapıyorlardı. Toplantı odasının 7 büyük uzay penceresi vardı. Liderler her 90 dakikada bir geldikleri toprakları ve ülkelerini bu pencerelerden izleyerek tartışmalara devam ettiler.

   2018'in G7 döneminde çok konuşulan fotografı andıran bu karede, Trump'ın yüzleştiği holografik cümle "Earth is round" yani "Dünya yuvarlaktır."

9 Haziran 2018 Cumartesi

2018 Cumhurbaşkanı Adaylarına Açık Mektup



















Siyasileri hep beraber canlı yayında görmeyi özledik!
Türkiye'nin hepinizi bir arada dinleyecek zamanı var.

Vergilerimizi, desteklerimizi ve bağışlarımızı bir kaç ay boyunca ülkeyi karış karış koşarak, ayrı ayrı bağırıp, kendi seslerinizi kısarak, sokaklarımıza masalarınızı ve bayraklarınızı açıp asmadan evvel, gelin herkes gibi, eskideki gibi; gerek devletin kanalında, gerekse özel kanalların işbirliği ve desteğiyle aynı gün, aynı saatte düşüncelerinizi toptan yayınlayın.

Elbetteki hepimizin gün içerisinde bin bir türlü meşguliyeti var, fakat hep bir ağızdan deseniz ki "Şu gün şu saatte bütün kanallarda ve İnternet'ten hep beraber yayında olacağız" diye, inanın böyle bir şeye hem hepimizin sabrı, merakı, heyecanı, hem de hepimizin yeterli zamanı olduğunu da göreceksiniz.

İsterseniz saatlerce, isterseniz günlerce konuşun. Fakat yeter ki diğer medeni ülkelerdeki gibi yanyana ve karşılıklı konuşun, müsâde edin Türkiye hepimizin bir arada olduğunu tekrar bir görsün, anımsasın...

Sırayla, saygıyla ve itinayla iletişim kurun milletinizle. Gün aşırı moderatörlerinizi de biz seçelim, neleri konuşmanızı istediğinizi de biz belirleyelim. İzin verin ve her şeyden önce lütfen bize sorun konuları. Artık çağımız da teknolojimiz de, halkça yeterliliğimiz de tüm bunlara imkan sağlıyor.

Aynı şeyleri, saatlerce ayakta, ayrı tarih ve yerlerde söyleyeceğinize, birkaç saatte tek bir yerde söyleyin, mali bakımdan da herkesçe ve ülkece çok daha verimli olacaktır.

Lütfen yanyana oturun önce birbirinizi dinleyin, sonra bize anlatın yanınızdakilerle ne noktalarda birlik ne noktalarda ayrılık içerisindesiniz, bırakın dermanınız halk olsun, bu şekilde kanıtlayın Türk Milleti'nin bölünemeyeceğini, hiçbir gücün bizi birbirimize düşüremeyeceğini...

Toplu koalisyon olsun demiyoruz fakat hepinizi bir arada görmeyi özledik. Bir arada dinlemeyi özledik. Eskiden devlet büyüklerimiz, kapalı kapılar ardında konuşmadan önce ekran önüne çıkar, önümüzde konuşurlardı. Ne oldu da durdu ve bitti bu?

Hem beraber seçime gidip, rakip belleyip, hem de yüz yüze iki çift laf etmeye tenezzül etmemek olur mu, yakışır mı bizlere?

Ne olur telefonumuza, cevap veremediğimiz numaralardan mesaj göndermeyi bırakın, halkı da alın geçin ekranlara, hepimiz bir arada konuşalım, anlaşalım, uzlaşalım ve Türkiye'nin geleceği için hep birlikte karar verelim.

13 Ağustos 2016 Cumartesi


Imagine, you haven't got a canvas to express yourself, in life.

It's bizarre isn't it? You don't have to be a painter nor an artist, to use "canvas", to "express"...

Even if it's your own body which you choose to leave marks on, you still have that primitive urge to "draw" traces of your own life upon this earth, which is quite important for all of us, in order to proceed, as we all know.

So, why not shout silently, while we still can?

I encourage us all, to use our brushes, our tongue, our mind, on whatever or whomever we want, as long as we don't emotionally hurt each other.

We can ask all sort of questions at this moment, but the real one is; "Why isn't this in Turkish?".

Peace
&
Out
Imagine, you haven't got a canvas to express yourself, in life. It's bizarre isn't it? You don't have to be a painter nor an artist, to use "canvas", to "express"... Even if it's your own body which you choose to leave marks on, you still have that primitive urge to "draw" traces of your own life upon this earth, which is quite important for all of us, in order to proceed, as we all know. So, why not shout silently, while we still can? I encourage us all, to use our brushes, our tongue, our mind, on whatever or whomever we want, as long as we don't emotionally hurt each other. We can ask all sort of questions at this moment, but the real one is; "Why isn't this in Turkish?". Peace & Out

5 Aralık 2015 Cumartesi

Arusto Martini'nin kaleminden (Orijinal lisanda)

"As I was saying; 'sünnet' is a deception... At the moment of an orgasm, she says 'Oh God!', he says 'Jesus', they say 'Allah!', so whatever the same, it's all sublime and superior to us, of all."

8 Ekim 2015 Perşembe

Beleş Skeç

DIŞ MEKAN: TRAFİK, OTOBÜS, 129T, Kısıklı civarları, AKŞAM

Otobüsün her yeri gacırdamakta, viklemekte ve hatta inlemektedir. Kornaların hunharsızca çalındığı kalabalık bir trafiğin içinde insanlar tıklım tıkış, bir çoğu tekerlek üstü yuvalar dahil bulabildikleri heryere sıkışmış, bir çoğu da birbirlerinin üstüne devrilmemek için parmaklarına odakladıkları acı kuvvetle ayakta durmaya çalışırlar.

Orta kapının hemen sol karşısındaki ön koltuklarda iki kır saçlı genç oturmaktadır. Önlerindeki çifti izleyip birbirlerine bakışıp acı tebessümlerle gülüşürler. Otobüsün ani dur kalklarıyla irkilip sallanan çift, bir yandan erkek sevgilinin sol bileğini tutma kayışına geçirip bir yandan da kıza sarılmasıyla ayakta durmaya çalışır. Erkek bir yandan sağlam kalmaya çalışırken, bir yandan da sevgilisinin poposunun başkalarına değmesini engellemeye uğraştığından, komik anlar yaşanır.

Cam kenarında oturan Osman, biraz dışarıyı izledikten sonra Hasan’a döner;

OSMAN
Hacj, Pazar devereye gidelim mi?



HASAN   
Nereye?



OSMAN
Devere!..



HASAN   
....



OSMAN
DEveRE, varya, caddede... Olm varya hani Cadde'de, D ve R!



HASAN                 
Anlamıyorum abi ne devesi?

                      

OSMAN
Abi varya hani D & R yazıyor!



HASAN
Ha eyvl, niye ki?



OSMAN
Abi Philips Hue alıcam -da çok mânidar olUcak. 



HASAN
Sebep?



OSMAN (Er’i asker der gibi, sondaki gülüşü de markayı vurgulayarak söyler.)
Hajc şimdi son dönemde er Doğan ile Aydın Doğan arasındaki sürtüşmeleri düşününce; Doğan Grubu'ndan gidip ampül almam iromanyak bi' durum olcak euheuheeHUEhue..



HASAN
Ahısaheashasdhashdahsdasdasdadsa


4 Eylül 2015 Cuma

ARTİSLİK YAPMA LAN!

I may not be a "biennale" nor a "fair" artist, but I do feel artistique...

And I don't worry about if anybody calls my "stuff" art, but I belive
within the generations to come, it'll be sorted out...

And one won't need any lingual perception to figure it out
as they will enjoy it once "the all" shall become singular in
everbody's mind as if it was their own...