Aşağıdaki metin tamamı ile hayal ürünüdür, kurgusal gelecek ve bir takım bireysel temenniler içermektedir.
Lutfen gereğinden aşırı kâle almayınız.
Lutfen gereğinden aşırı kâle almayınız.
Fon müzikleri: https://www.youtube.com/watch?v=3TAUnYZpMbA
LİDERLER UZAYDA BULUŞUYOR
Modern Türkiye, adeta tüm Dünya'ya "Biz buradayız!" diyerek kendileri için yeni bir çağın kapılarını aralayalı 2 sene olmuştu. Senelerdir harcadığına inandığı tüm kaynakları ve zamanını, global düzeydeki tüm yenilikleri yakalamaya, gelişen teknolojiyi hayatına entegre etmeye, çağdaş demokrasiyi kalıcı ve artık yıpranamaz bir biçimde rayına oturtmaya başlamıştı.
Türkiye, yıllardır sırtında taşıdığı o koca ve ağır yükü atmış, havalanırcasına bir depara geçmiş, adeta gene beyaz at üstünde bir şövalye misali şaha kalkmıştı. Amaçlanmadan fakat farkında olarak, bir çok benzer konumdaki, yeniden aydınlanma yaşayan, yaşamak isteyen ülkelere resmen bir öncü ve bir rol model halini almaya başlamıştı. Türk milleti kendi potansiyelini yeniden keşfederken, tüm dünyanın gözü önünde bir çok takdir eden bakışı da toplamayı başarıyordu.
İşte tüm bunlar yaşanırken, kapalı kapılar ardında tüm dünyanın 1%'lik bir kesimi de bu gelişmelerden pek de memnun değildi. Bir takım olaylar hiç yok yere patlak vermeye, hiç beklenmeyen düzenlerin içinden kaoslar yükselmeye başlamıştı.
İnternet'in kitle benimsemesi yaşamasının üstünden neredeyse 25 sene geçmişti. Artık insanlar bulunduğu coğrafyada yalnız hissetmiyor, dünyanın neresinde olursa olsun, bir konu üzerinde uzlaşarak topluluklar halinde bir araya gelebiliyordu.
Dünyadaki 4 milyarın üzerinde insan 2020 yılının Şubat ayının ilk günlerinde İnternet üzerinden canlı yayına başlamış ve her bir devlete kendi manifestolarını aylarca sürecek şekilde alenen ilan etmişlerdi. Artık politikacıların vadetme dönemi kapanmış, halklar kendi kürsülerini oluşturmuş ve her ne istiyorlarsa onu birinci ağızdan talep eder olmuşlardı. O noktadan itibaren bu tecrübe tüm tarih kitaplarına, her dilde aynı anlamı taşıyacak şekilde "Büyük Devrim" olarak geçmişti. Dünya yavaş yavaş ve ister istemez, üniter fakat herhangi bir merkeze bağlı olmayan bir yönetim biçimine kayıyordu.
"Büyük Devrim" yaşanalı üç ay olmuştu. Kabımıza artık sığmıyorduk. İnsanlık, neredeyse tüm liderlerden "Uzay"ı talep etmişti. Gözlerimizle gördüğümüz şeye artık uzanmak değil, dokunmak istiyorduk. Bunun üzerine dünya birliklerinde haftalar boyu kopkoyu tartışmalar gerçekleştirildi. Ondalık gruplar geride bırakılmış, doğal sayılara geçilmişti; yeni G50'ler G100'ler kurulmaya başlamıştı. Bir çok ülkenin lideri bizzat, uzaya fırlatılmaya, oradan tüm dünyaya canlı yayında bir barış toplantısı gerçekleştirmeye razı olmuştu. "Uzay" tüm insanlığa, öncü ülkeler tarafından resmi şekilde tanıtılacak ve yeni ufukların mimarisi orada ortaklaşa kararlaştırılacaktı.
Ortada tek bir sorun vardı o da; dünya devlerinden sayılan Amerika Birleşik Devletleri'nin başkanı Donald Trump'ı uzayın gerçekliğine ikna etmek...
Trump bu teklif kendisine sunulduğunda, o güne kadar hiç dillendirmediği bir gerçekliği ortaya atmış; "Uzay gerçek değildir, dünya düzdür. Sizler bana suikast düzenleyerek benden kurtulmak istiyorsunuz. Ben aptal değilim, buna kanmayacağım!" demişti. Bu beyandan sonra 4 milyar insan şoka uğramış, 3 milyar insan ise "Bizi kandıramayacaksınız!" diye bağırıyorlardı.
Olaylar o kadar hararetlenmişti ki, devlet yöneticileri toplumsal baskılar ve tahrik neticesinde kaçacak delik bulamıyor, ülkelerini yönetecekleri en güvenilir sahayı henüz hiçbirinin bizzat ayak basmadığı bu kavramsal mekan olarak görmeye başlamışlardı. 1 Ocak 2020'de Beyaz Saray'ın bombalanmasının ardından, Merkezi İstihbarat Teşkilatı ve Federal Soruşturma Bürosu'nun ilk resmi uluslararası işbirliğiyle Donald Trump'ı, güvenlik sebebiyle Amerika'nın yeni uzay mekiği "New Horizons" ile Enternasyonal Uzay İstasyonu'nun yörüngesine fırlatıldı.
18 saat süren randevu operasyonu sonrasında Trump, grinin 100 tonunda giyinmiş olan diğer ulus liderlerinin de bulunduğu toplantı modülüne aktarıldı. Tüm bunlar dördüncü endüstri devriminin meyveleri olan insansı robotlar ve gelişmiş yapay zeka eşliğinde gerçekleştiriliyordu.
Trump, yerçekimsiz ortamda, CNN'in canlı yayınında, ıkına sıkına, zorla, diğer liderler ile biraraya getirilmişti. 3 gün süren adapte ve mola sürecinden sonra, modern görüşe inanan liderler, temel fizik kanunlarından başlayarak, Trump'ı yapay bir stüdyoda olmadığına ikna etmeye çalışıyor, uzayda olduğunu ve buraya nasıl aktarıldığını anlatan sunumlar yapıyorlardı. Toplantı odasının 7 büyük uzay penceresi vardı. Liderler her 90 dakikada bir geldikleri toprakları ve ülkelerini bu pencerelerden izleyerek tartışmalara devam ettiler.
2018'in G7 döneminde çok konuşulan fotografı andıran bu karede, Trump'ın yüzleştiği holografik cümle "Earth is round" yani "Dünya yuvarlaktır."